Ankara Üniversitesi (AÜ) Kreiken Rasathanesi Müdürü Doç. Dr. Mesut Yılmaz, çeşitli ülkelerde ve Türkiye’de gözlemlenen ve fotoğrafları sosyal medyada paylaşılan kuzey ışıklarının, Güneş’teki patlamaların maksimum seviyeye ulaşacağı 2025’e yaklaştıkça, daha orta ve alt enlemlerde görülme olasılığının artacağını bildirdi.
Yılmaz, Türkiye ile çeşitli ülkelerde gözlemlenen ve sosyal medyada paylaşılan kuzey ışıklarına ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Türkiye’de ve Avrupa’nın bazı ülkelerinde sosyal medyada paylaşılan görselleri incelediklerinde kuzey ışıklarına benzeyen ışık dalgaları olduğu kanaatine vardıklarını ifade eden Yılmaz, “Zaten bu gökyüzü olayının, kutuplar dışında orta enlemlerdeki ülkelerde görülmesi ilk kez olmuyor. Daha önceki yıllarda da benzer görüntülerin oluştuğunu biliyoruz. Günümüzde cep telefonlarının net görüntü çekebiliyor olması bu doğa olayını popüler hale getirdi ve farkındalığı artırdı diyebiliriz.” diye konuştu.
Kuzey ışıklarının yaygın olarak Dünya’nın kutup bölgelerine yakın yerlerde görüldüğü için “kutup ışıkları” olarak da bilindiğini ifade eden Yılmaz, “Aslında aynı ışıklar, güney kutbunda da görülüyor. Ancak bu bölgede yerleşim az olduğu için görüntülenme olasılığı çok düşük. Bu nedenle kuzey ışıklarına, güney ışıkları da diyebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, Güneş’ten kopan yüksek enerji yüklü parçacıkların Dünya’nın manyetik alanının içine girerek atmosferdeki iyonosfer tabakası içerisinde yer alan oksijen ve azot elementleri ile etkileşmesi sonrası kırmızı, mavi ve yeşil renklerde ışık dalgalarının oluştuğunu anlattı.
“Güneş’in aktif evresi 11. yılında maksimum seviyeye ulaşacak”
Mesut Yılmaz, normalde kutup bölgelerinde oluşan kuzey ışıklarının Türkiye ve diğer orta enlem ülkelerde neden görüldüğüne ilişkin soruyu yanıtlarken şöyle konuştu:
“Şiddetli Güneş fırtınaları her zaman meydana gelen bir olay değildir. Güneş’in 11 yıllık manyetik çevrimi yani aktif bir döngüsü var. Bu döngüyü “sakin evre” ve “aktif evre” olarak nitelendiriyoruz. Aktif evrede iken Güneş yüzeyindeki leke sayısı dolayısıyla Güneş fırtınalarının sayısı artar. Böyle durumda da kuzey ışıklarının orta enlemlerde görülme olasılığı artar.
Birkaç gündür hem Türkiye’de hem de bazı ülkelerde sosyal medyada gördüğümüz ve kuzey ışıkları olarak değerlendirdiğimiz ışık dalgalarının görülme sebebi Güneş’in aktif evresinin 9. yılında olmamız diyebiliriz. Güneş’teki patlamalar, 2025’te maksimum seviyeye ulaşmış olacak. Dolayısıyla 2025’e yaklaştıkça kuzey ışıklarını, kutupların dışında daha orta ve alt enlemlerde de görme olasılığımız yükselecek. Bu olay, kesin olacak diyemeyiz. Çünkü, aktif döngü nedeniyle Güneş patlamalarının maksimum seviyeye ulaşmasını bekliyoruz ancak bu görsel şöleni orta enlemlerde de görebilmemiz için patlama yönünün de dünyaya dönük olması gerekiyor.”
Rasathanede kuzey ışıklarını henüz görüntülemediklerini belirten Yılmaz, “Güneş, aktif evrede olduğundan Ankara dahil Türkiye’nin her bölgesinden kuzey ışıklarının görülme olasılığı yüksek. Işık kirliliği olmayan karanlık bir gökyüzü olduğunda daha alt enlemlerde yer alan şehirlerimizde de kuzey ışıklarının yoğun şekilde gözlemleneceğini tahmin ediyoruz.” dedi.
“Günler ve haftalar boyu sürebilir”
Kuzey ışıklarının ne kadar süreyle daha görülebileceğine ilişkin soru üzerine Yılmaz, “Bu süre, Güneş fırtınasının süresine bağlıdır ve bu süre oldukça değişkendir. Küçük Güneş patlamaları veya aktiviteleri birkaç dakika ile saat arasında sürer, daha büyük olanlar ise günler veya haftalar boyunca sürebilir. Şu anki patlamanın şiddeti tam olarak bilinmediğinden ne kadar süreceği konusunda net bilgi verilemez.” ifadelerini kullandı.
“Dolaylı etkileri olabilir”
Rasathane Müdürü Yılmaz, bu doğa olayının insanlara zararının bulunup bulunmamasına ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
“Kuzey ışıkları Güneş patlamaları ile ilişkilidir ve bunlar çok yüksek enerjili parçacıklardır. Dolayısıyla ciddi radyasyon içerir. Ancak Dünya’nın manyetik alanı tam bu noktada bizi korur ve parçacıkları savurur ve atmosferdeki atom ve moleküller tarafından absorbe edilir. Bu yüzden insanlara doğrudan bir zararı yok. Ancak dolaylı etkilerinden söz edilebilir. Örneğin, radyo dalgaları ve uydular ile elektrik güç hatlarındaki etkisi söz konusu olabilir.”