Hürriyetçi Eğitim Sen üyesi öğretmenler bugün Ankara’da, eğitim çalışanlarının yaşadığı ekonomik sıkıntılara tepki göstermek amacıyla ‘önlük değil; özlük’ temalı miting düzenledi. Sendika Genel Başkanı Levent Kuruoğlu, “Kimse derinleşen ekonomik krizin hesabını kamu çalışanlarına ve emeklilere ödetemez. Bir saat ek ders ücretiyle bir tost, altı saat ek ders ücretiyle bir kilo et alınamamaktadır. Memurların bir aylık mesai ücretiyle bir öğün yemek yenememektedir. Üniversite çalışanlarına giyim yardımı olarak verilen 48 lira ile toz bezi alınamamaktadır” dedi.
Hürriyetçi Eğitim Sen üyesi öğretmenler; Türkiye’deki il ve şube temsilcilerinin katılımıyla bugün Ankara Ulus Meydanı’nda, eğitim çalışanlarının ekonomik zorluklarının tepki göstermek amacıyla ‘önlük değil; özlük’ temalı miting düzenledi.
Eğitim çalışanları “Mülakata hayır”, “yüzde 2 anayasaya aykırı”, “yoksulluğun kitabını yazdık”, “yoksulluk sınırın altında maaş istemiyoruz”, “milli mülakat bakanlığı”, “tuzu kuru halinden memnun yandaş; çarşı pazar unuttu vatandaş” dövizlerini taşıdılar; “Öğretmene kalkan eller kırılsın”, “torpilli atama istemiyoruz”, “mülakat değil, adalet istiyoruz” diye slogan attılar.
Hürriyetçi Eğitim Sen Genel Başkanı Levent Kuruoğlu, düzenlenen mitingde şunları söyledi:
“BAKAN TEKİN ‘YÜZDE YÜZ OLAN MÜLAKAT PUANINI YÜZDE ELLİYE İNDİRİYORUZ’ DİYEREK KAMUOYUNU YANILTMIŞTIR”
“Bakan Yusuf Tekin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim öncesi ‘kamuya alımda mülakatı
kaldıracağız’ açıklamasının üstüne ‘yeni bir mülakat modellemesi getireceğini’ açıklamıştır. Böylece Cumhurbaşkanının seçim öncesi verdiği söz çiğnenmiştir. Müsteşarlık döneminde bu mülakat sisteminin mimarlarından olan Yusuf Tekin, o dönemde binlerce kişinin hakkının yenmesine sebep olmuştur. Hatta mağdur edilen binlerce öğretmen adayına Bakan Yusuf Tekin, ‘Mülakatın doğası gereği bazı arkadaşlar düşük puan aldı’ diyerek, mülakatın adaletsiz bir sistem olduğunu bizzat bu açıklamasıyla itiraf etmiştir.
Zaman içinde KPSS puanına endekslenmiş olan mülakatın tamamen kaldırılacağı söylenmiş fakat Tekin bakan olur olmaz, liyakatsizliğin kapısı olan mülakat sistemini güncelleyerek gençlerin önüne sürmüş ve bunu da medyayı manipüle ederek yapmış, ‘yüzde yüz olan mülakat puanını yüzde elliye indiriyoruz’ diyerek kamuoyunu yanıltmıştır. Hiçbir öğretmenin niteliğini kırk beş dakikalık bir sunum belirleyemez. 0,1’lik bir puan farkının dahi binlerce kişiyi etkilediği göz önüne alındığında, mülakat denen ucubeliğin her ne olursa olsun nesnel dayanakları bulunmamaktadır.
“ADALET VE LİYAKATİ YERLERE SEREN BU MÜLAKAT SİSTEMİNE İZİN VERMEYECEĞİZ”
Türkiye’de mülakat hiçbir zaman yüz güldürmemiş, emek, alın teri ve hayallerin katili olmuştur. Bilinmelidir ki mülakat torpilin kılıfıdır. Arama motoruna ‘mülakat’ yazarsanız binlerce yandaş ve akraba kayırması haberi görebilirsiniz. Sınavlarda birinci olanların bile nasıl hakkının yendiğini okuyabilirsiniz. Kaldı ki, Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’in bu konuda sicili kabarıktır. 2014 yılında darbe dönemlerinde bile yaşamadığımız ?ekilde, Türk Milliyetçisi ve Atatürkçü binlerce okul müdürü ve müdür yardımcısının nasıl bir gecede görevden alındığı hafızalarımızdaki tazeliğini korumaktadır.
Adalet ve liyakati yerlere seren bu mülakat sistemine izin vermeyeceğiz. Bu ülkenin gençlerinin puanlarının, alın terinin heba olmasına müsaade etmeyeceğiz. Mili Eğitim Bakanı eğitimi, bu ülkeyi, hakkı, adaleti gerçekten düşünüyorsa kendisinin ilan ettiği gibi 68 bin boş norm kadroya mülakatın adının bile geçmediği, 68 bin öğretmen atamasını yapmalıdır.
“EĞİTİM ÇALIŞANLARI YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA MAAŞ ALMAKTADIR”
Eğitim çalışanları yoksulluk sınırının altında maaş almaktadır. Emeklilerin durumu vahimdir. Maaşı ile geçinemeyen eğitim çalışanları ve memurlar ev kirasını ve ulaşım giderlerini ödeyemez hale gelmiştir. Yüksek kiralar sebebiyle binlerce eğitim çalışanı memleketlerine veya daha uygun yaşam koşulları olan illere tayin istemektedir. Memur, dört yıl önce maaşının beşte birini kiraya verirken şimdi beşte üçünü kiraya vermek zorunda kalmaktadır. Yaşadığımız hayat pahalılığı ile alakası olmayan enflasyon rakamlarıyla memur maaşlarına yapılan artık, bir zam değil alın terimiz enflasyon yoluyla gasp edilmesidir.
“DERİNLEŞEN EKONOMİK KRİZİN HESABINI KAMU ÇALIŞANLARINA VE EMEKLİLERE ÖDETEMEZ”
Son dönemde Maliye Bakanı Mehmet ?imşek’in dillendirdiği ‘hedeflenen enflasyona göre
zam’ cümleleri kabul edilemez. Bu ülkede hangi hedeflenen enflasyon tutmuştur? Kimse derinleşen ekonomik krizin hesabını kamu çalışanlarına ve emeklilere ödetemez. Bir saat ek ders ücretiyle bir tost, altı saat ek ders ücretiyle bir kilo et alınamamaktadır. Memurların bir aylık mesai ücretiyle bir öğün yemek yenememektedir. Üniversite çalışanlarına giyim yardımı olarak verilen 48 lira ile toz bezi alınamamaktadır. Çözüm nedir? Çözüm yıllar içerisinde manipüle edilmiş enflasyon oranları sebebiyle alım gücü iyice düşen emekli ve memurlara tüm kayıplarını karşılayacak ve alım gücünü artıracak refah payı uygulamasını harekete geçirmektedir.
“ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU İÇİ BOŞ, UCUBE BİR KANUNDUR”
Toplu sözleşme masasında oturan sendikalar kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda büyük
başarı kazandıklarını ifade ediyorlar. Bugün öğretmen, memur bütün kamu çalışanlarının en büyük rakibi sürekli yutkunan ama bir türlü haykıramayan, ağa babaları siyasetçilerden talimat almadan cümle dahi kuramayan sarı sendikaların varlığıdır. Bütün kamu çalışanları sarı sendikacılığı sendikal tarihin çöplüğüne gönderme azim ve kararında olmalıdır. Hürriyetçi Sendikalar Konfederasyonu ve Hürriyetçi Eğitim Sen olarak bütün kamu çalışanlarına söz veriyoruz Yutkunanların değil haykıranların sendikası olacağız ve bu alanda sendikal boşluğu dolduracağız. Onları yüzde 2 barajı da kurtaramayacak. Bu sarı sendikalar eninde sonunda memurun ferasetine mağlup olacaklardır. Öğretmenlik Meslek Kanunu içi boş, ucube bir kanundur. Beklentilere asla cevap vermemektedir. Sadece kariyer basamaklarını önceleyen, mesleğimize hiçbir katkısı bulunmayan kanun mu olur? Kariyer basamakları adı altında verdiğiniz sıfatların eğitime ne katkısı vardır? Bu sıfatlar eğitimin hangi kısmında kaliteyi artırmıştır?”